XIII. Yüzyılda Rusların Akdeniz’deki Denizcilik Faaliyetleri - NovaSofya

XIII. Yüzyılda Rusların Akdeniz’deki Denizcilik Faaliyetleri

XVI. yüzyıl Rusya açısından dönüm noktasıydı. Nitekim III. İvan’ın saltanatında başlayan merkezileşme politikaları, IV. İvan döneminde zirve noktasına ulaşmıştı. Yüzyıl içerisinde Rus Çarlığı, günümüz Batı Rusya topraklarının büyük bir bölümü üzerinde hâkimiyetini sağlamıştı. 1552’de Astarhan’ı, 1556’da Kazan’ı istila edip bozkırdan gelecek tehditleri bertaraf etmeyi başarmıştı.

XVII. yüzyıl Rusya’sının en büyük gereksinimlerinden biri Karadeniz ve Baltık Denizi’ne açılma ihtiyacıydı. Bu ihtiyacın karşılanması sonucunda Rusya, denizler yoluyla muhtelif ülkelerle ticaret ağı yaratma ve bundan kazanç elde etme yoluna gidecekti. Bilhassa Büyük Petro olmak üzere Rus hükümdarları bu gerçeği kavramışlardı. Yine aynı yüzyılın sonları, Rusya’nın genişlemesi için uygun bir süreçti. Nitekim yukarıda ifade ettiğimiz üzere Rusya iç politikasında hâkimiyeti ve istikrarı sağlamış, askeri ve idari mekanizmada merkezileşmiş, nihayetinde genişlemeye muhtaç bir duruma gelmişti. Ancak Rusya’nın yüzyıl içerisinde bir donanması halen bulunmamaktaydı. İlk resmi donanma Azak Denizi’ni korumak amacıyla Büyük Petro tarafından 1696 yılında oluşturulmuştu[1].

Büyük Petro’nun hakimiyetinin ilk yılları Kırım Hanlığı ve Osmanlı Devleti ile mücadelelerle geçmişti. 1695 yılında Rus ordusu, Azak’a saldırmışsa da muzaffer olamamıştı. Filvaki başarısızlığın neticesi Petro’ya, Azak kalesinin ele geçirilmesi için deniz yoluyla da kuşatılması gerektiğini göstermişti. Nitekim bu kuşatma sonucunda Azak’ta bir iaşe sıkıntısı baş gösterecek ve bölgenin ele geçirilmesi kolaylaşacaktı. Tabi bu amaç doğrultusunda bir donanma oluşturulması zaruridiydi. Bu zaruriyeti gören Petro, 27 Kasım 1695 tarihinde Türk ve Tatarlara karşı savaş ilan etmiş ve hemen akabinde Moskova yakınlarında, Preobrajensk’de bir donanma inşa etmeye başlamıştı. Aynı zamanda Voronej bölgesinde bir küçük eski donanma daha bulunmaktaydı. Donanmaların birleştirilmesi ve ordu ile entegre edilmesinin neticesinde Azak Kalesi Temmuz 1696’da ele geçirilmişti[2].

Büyük Petro, güneydeki meseleyi hallettiğini düşündükten sonra, 1697 yılında Topçu Petro Mihaylov takma adıyla, bir elçilik heyeti dahilinde büyük bir Avrupa turuna çıktı. Heyetin amacı Türk karşıtı bir koalisyon oluşturmaktı fakat Büyük Petro Baltık bölgesine yoğunlaşmanın daha yararlı olduğuna inandı. Bu yolculuk boyunca Petro, Avrupa’daki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri gözlemleme fırsatı elde etti. Hatta Hollanda’da bir tersanede marangoz olarak dahi çalıştı. Dönemin donanmalarını inceledi. Geri döndüğünde 1703 yılında St. Petersburg şehrini inşa ettirdi. Aynı zamanda bir Baltık donanması oluşturmaya başladı. Kronstadt’da bir liman kurdu ve burada üretilen gemiler sonucunda; 1725’de Baltık donanmasında 36 gemi, 16 firkateyn, 70 kürekli savaş gemisi ve 200’ün üzerinde tekne mevcut hale geldi. Petro öldüğünde ise geriye 48 savaş gemisi, 787 daha küçük ve tamamlayıcı gemi ve bunlara hizmet eden 28.000 asker bıraktı. Öyle ki İngiliz hükümeti, Rus donanmasının ani yükselişinden endişelendi ve 1719’da Rusya’da hizmet veren adamlarını geri çağırdı. Petro’nun Denizcilik Kanunu’nun girişinde de ifade ettiği gibi; “sadece kara ordusuna sahip bir hükümdarın yalnızca bir kolu, donanması da olan bir hükümdarın ise iki kolu vardı”[3]

1736 yılına gelindiğinde Osmanlı ile Rusya arasında yeni bir savaş patlak vermişti. Ruslar Von Münnich’in komutası altında Orkapı, Özü, Azak’ı zapt etmeye muvaffak oldular. Aynı esnada Avusturya’da Osmanlı’ya karşı savaştaydı. Avusturya’nın Osmanlı Devleti ile savaşa devam etmesi için gayret gösteren Rusya, barış fikrinden vazgeçirmek için Hotin Kalesi’ni ve Yaş şehrini ele geçirmişti. Fakat Avusturya’nın savaştan çekilmesi üzerine Rusya, Osmanlı Devleti’nin bütün kuvvetlerini kendi üzerine göndereceğinden çekinmişti. Bu sebeple Rus birlikleri bölgeden çekilince Özi tekrar Osmanlı eline geçti ve Osmanlı Devleti ile Rusya 18 Eylül 1739 tarihinde Belgrad Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşma Rusya açısından yeterli değildi nitekim Ruslar Karadeniz’de bir donanma bulundurma hakkını elde edememişti[4].

            Petro’nun jeopolitik ve stratejik derinliği olan politikasını yaklaşık bir asır sonra Çariçe Büyük Katerina tamamlamıştı. II. Katerina, dış politika ve özellikle Rusya’nın Akdeniz politikasında önemli bir başarıya imza attı. Onun doneminde sıcak denizlere açılma politikası ana hedef olarak belirtmişti. Siyasi koşullardan yararlanarak Azak Denizi’ni ve kısmen Kara Deniz sahilini ele geçirip Akdeniz yolunu açmıştı. Bu zeki çarice döneminde donanmaya ayrı bir önem atfedilmişti. Gerek kadırga sayısı gerekse de kalite arttırılmıştı[5].

            1763 yılında Vladimirov adında bir tüccar Akdeniz ülkeleri ile ticaret yapabilmek için ticari bir şirket kurmuştu. Katerina bu şirkete 10 bin ruble vererek ortak oldu. 23 Ekim 1763 tarihinde Saint Petersburg’da “İyilik Umudu” adında Akdeniz seferlerine çıkacak askeri bir geminin inşasına başlandı. Donanma 1764 yılının Ağustos ayında ticari gemi bayrağı ile Akdeniz’e doğru yola koyuldu. Gemi kaptanı Pleşeev’e verilen gizli talimata göre, onlar Akdeniz kıyıları ve limanları hakkında bilgi ve resimler toplayacaklardı[6]. Bu ekibe daha sonra Osmanlı-Rus deniz muharebelerinde görev yapacak olan Vilim Fondezin, P. Ançikov, İ. Artsibaşev gibi isimler de katıldı[7].

            Esasen 1763 yılındaki bu hadise, Akdeniz dünyasını tanımak için ilk girişim değildi. Nitekim daha 1697 yılında Büyük Petro, keşif amacıyla P. A. Tolstoy liderliğindeki bir gemiyi Akdeniz’e göndermişti. Tolstoy İtalya, Malta’yı ziyaret edip; Karadeniz, Akdeniz ve Ege’yi karış karış gezmiş, İstanbul’daki limanların ayrıntılı analizini imparatora sunmuştu[8]. Rus İmparatorları, böylelikle Akdeniz’i tanımaya gayret etmişler ve muvaffak olmuşlardı. Keşif seferlerinin ardından büyük askeri donanmaların muharebe amacıyla Akdeniz’e hareket edeceği dönemler de yakındı. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Baltık Denizi’nden Akdeniz’e açılan ve burada muhtelif deniz savaşlarına dahil olan seferler, tarih literatüründe Arhipelagskie Ekspeditsii yani Adalar Denizi Seferleri olarak adlandırılacaktı. İlk sefer 1768’de, ikincisi 1806-1807 yıllarında, üçüncü sefer ise 1827 senesinde icra edilecekti.

            1768 yılında Osmanlı-Rus savaşı patlak verdiğinde Katerina, Osmanlı Devleti’ne Akdeniz’den de saldırma kararı verdi. Filhakika Ruslar, bu bölgedeki Grekleri kışkırtıyor onları isyana itmeye gayret ediyordu. Bu gayeye dayanarak Katerina, Akdeniz halklarını isyana teşvik etme planı doğrultusunda Akdeniz’e bir donanma gönderdi. Rusya tarafından Akdeniz’e ilk defa gönderilen donanma “Avrupa”, “Svyatoslav”, “Kutsal Evstafiy Plakida”, “Üç İerarh”, “Kutsal İonuariy”, “Kuzey Kartalı” ve “Üç Başrahip” adındaki yedi gemiden oluşuyordu ve Amiral Spridov başkanlık ediyordu. Gemiler toplam 640 top ve 5582 mürettebattan müteşekkildi. Rusların o devirlerde İngilizler ile ilişkileri iyi olduğundan, bahsi geçen Rus gemileri Akdeniz’e giden yolda İngilizlere ait limanlarda dinlenme ve gemilerinin ihtiyaçlarını giderme imkânına sahip oluyorlardı[9] Donanma daha Akdeniz’e ulaşmamışken, II. Katerina Rusya’nın Akdeniz Güçleri’nin başına Graf Orlov’u tayin etmiştir. Graf Orlov kısa zamanda Yunanlı denizcileri de kendine katarak yolda kırılıp dökülen donanmayı toparlamıştır. II. Katerina’nın planladığı şekilde Rus donanmasını Akdeniz’de gören Yunanlılar Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmeye, Ruslar ile birlikte hareket etmeye başlamışlardır.  Rus donanmasının Akdeniz’e doğru yola çıktığını Fransa diplomatik kanalından öğrenen Osmanlı Devleti bölgede birtakım tedbirler almasına rağmen ayaklanmaları önlemeyi ve Rusları Akdeniz içlerine sokmamayı başaramamıştır. Rus gemilerinin Akdeniz’e geldiğini öğrenen Osmanlı donanması da onları karşılamaya çıkmıştır. 5-7 Temmuz 1770 tarihinde Rus ve Osmanlı donanmaları arasında büyük bir muharebe yaşanmıştır. Çeşme Deniz Muharebesi olarak bilinen bu savaş sonunda Osmanlı donanması Ruslar tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Bu savaş sonunda Rus donanması Akdeniz’de itibar ve güven kazanmıştır. Rusların bu zaferi aynı zamanda Türk-Rus savaşının sonucunu da etkilemiş ve Osmanlı Karadeniz’i Ruslar ile paylaşmak zorunda kalmıştır. Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanana kadar da Rus donanması Akdeniz’de korsanlık yaparak bölgede gezmeye devam etmiştir[10]. Neticede 1768-1770 yıllarındaki I. Adalar Denizi Seferi başarıyla sonuçlanmıştır.

            1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı’nın bir neticesi olarak Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmanın Akdeniz ile ilgili maddeleri şu şekildeydi: Rusya işgali altında bulunan Akdeniz Adaları ile Gürcistan, Besarabya, Eflak ve Buğdan‟dan askerlerini çekecektir. İki Devlete ait tüm denizlerde taraflara ait ticaret gemileri ve tüccarlar serbestçe dolaşıp ticaret yapabilecekler, Rus ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecekti[11]. Bu ticari geçişler her zaman iyi niyetli olmuyordu. Rus ticaret gemileri Boğazlardan serbest geciş hakkından faydalanarak, Ege Denizi’ndeki adalarda yaşayan Rumlara ve Karadağlılara sürekli kaçak silah ve mühimmat taşımakta ve onları isyana kışkırtmakta idi. Bu antlaşma ile birlikte Ruslar, kendilerini Osmanlı’daki Hristiyanların hamisi olarak görmeye başlamıştı ve Grek Projesi de bu dönemlerde ortaya çıktı[12].

            Rus İmparatorluğu 1783 yılında Kırım’ı ilhak ettikten sonra Sivastopol’de büyük bir tersane yapımına girişmişti. Amaç, bütün Karadeniz üzerinde hakimiyet kurup Akdeniz’de özgürce dolaşabilmekti. Rusların Kırım’ı ilhakından hoşnutsuz olan Osmanlı Devleti, 1787’de savaş ilan etti. Bu esnada Karadeniz’deki donanma üstünlüğü Osmanlıların elindeydi. 1788 yılında Dinyeper Nehri’nin ağzında yapılan iki savaşta üstünlük Osmanlılarda olsa da galibiyet Rusların idi. Osmanlı donanması bu savaşlarda on beş gemi ve üç bine yakın personel kaybetmişti, Rusların kaybı ise 1 gemi ve 18 personeldi[13].

            Rus ve Osmanlı İmparatorlukları arasında vuku bulan savaşların ardından XVIII. yüzyılın sonları, iki devletin yakınlaşmasına şahit oldu. Yüzyılın sonlarında iki devlet, Fransa karşıtı bir koalisyona katılmıştı. 1798 yılında Uşakov komutasındaki bir donanma, 6 savaş gemisi, 7 fırkateyn ve birçok çıkartma gemisinden mürekkep bir halde Sivastopol’den ayrılıp Akdeniz’e yöneldi. Bu donanma, İstanbul’daki Kadir Bey’in liderliğindeki Osmanlı donanmasıyla birleştirildi. Müşterek donanma 6 hafta boyunca Kefalonya, Lefkas, Zakintos gibi adaları işgal etti. 18 Şubat 1799’da donanma birlikleri amfibi hareketle Korfu adasına çıkarma yaptı ve iki gün sonra adaya hakim olundu. Sefer sonucunda Ruslar, Akdeniz’de bir üs kazanmış oldular ve burada bir filo barındırdılar[14].

            XIX. yüzyıl başlarında Osmanlı, Rus donanmalarını Boğazlardan sorunsuz geçirmeye başlamış, böylece Boğazların hukuki statüsü değişmiştir. Bu dönemde Ruslar açısından yaşanan bir başka yenilik Baltık donanmasına kayıtlı Rus donanmasının Karadeniz’e geçmesi olmuştur. Akdeniz’de Fransızlara karşı yapılan savaşlardan sonra 1809 yılında Rus Çarı I. Aleksandr Akdeniz donanmasını Karadeniz ve Baltık denizlerine çekme kararı almıştır. Fakat Rus donanmasının Akdeniz’den ayrılması çok da uzun sürmemiş, savaşların başlamasıyla donanma yeniden Akdeniz’e dönmüştür. XIX. yüzyılın başında Rusya İmparatorluğu Akdeniz’de gösterdiği başarılarından, özellikle 1827 yılında Osmanlı donanmasını yenmesi ve Yunanlıların Osmanlı egemenliğinden çıkmasından sonra “Avrupa Jandarması” haline gelmiştir. Örneğin, 1881-1885 yılları arasında Rus donanmaları Akdeniz’de yaklaşık 150 sefere çıkmıştır[15].

            Sonuç olarak Rusların Akdeniz dünyası ile tanışması, IX. yüzyıl gibi erken bir dönemde gerçekleşmiştir. Fakat XVII. yüzyıla dek, vuku bulan siyasi hadiseler neticesinde onların jeopolitik konumları Akdeniz’e açılmalarına müsaade etmemiştir. XVI. yüzyılda Ruslar, merkezi bir teşekkül haline gelip genişlemeye müsait bir duruma ulaştığında, hedef olarak Karadeniz ve Akdeniz’i seçmişlerdir. Bu hedef doğrultusunda güçlü bir donanmaya olan ihtiyacı görmüşler ve kısa bir zamanda büyük bir donanma oluşturmaya muvaffak olabilmişlerdir. Neticede XVIII. yüzyılda Akdeniz’e birçok sefer düzenlemişler, XIX. yüzyılda bu denizde etkin bir güç haline gelmişlerdir.

KAYNAKÇA

“Sredizemnomorskiy Pohod 1798-1800”, Bolşaya Rossiyskaya Entsiklopediya, T. XXXI, Moskva, 2016, s. 113-114.

ANDERSON, M. S., “Great Britain and the Russian Fleet, 1769-70”, The Slavonic and East European Review, Vol. XXXI, No. 76, 148-163.

DERVİŞ, Leyla, DEVRİSHEVA, Khalida, “Çarlık Rusyası’nın Akdeniz Politikası’nın Arka Planı”, Cedrus, Cilt III, 2015, 351-364.

EFE, Haydar, KIZIL, Murat, “Osmanlı’nın Kuzey ve Doğu Politikası ve Rusya’nın ‘Sıcak Denizlere İnme Politikası’ Kapsamında Şekillenen Doğu Sınırları”, KAÜİİBFD, Cilt IX, Sayı 17, 297-334.

HOSKİNG, Geoffrey, Rusya ve Ruslar; Erken Dönemden 21. Yüzyıla, İstanbul, 2015.

İNALCIK, Halil, “Yeni Vesikalara Göre Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Tâbiliğine Girmesi ve Ahidname Meselesi”, Belleten, Cilt VIII, Sayı 30, 185-230.

MAVRODİN, V. V., Naçalo Morehodstva na Rusi, Leningrad, 1950.

ORTAYLI, İlber, “XVIII. Yüzyıl Türk-Rus İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl; 1491-1992, Ankara, 1999, 125-136.

Povest Vremennıh Let, Per. D. S. Lihaçev, O. V. Tvorogov, St. Petersburg, 2012.

RİASONOVSKY, Nicholas V., STEİNBERG, Mark D., Rusya Tarihi; Başlangıçtan Günümüze, Çev. Figen Dereli, İstanbul, 2014.

SMİLYANSKAYA, İ. M., VELİJEV, M. B., SMİLYANSKAYA, E. B., Rossiya v Sredizemnomorye; Arhangelskaya Ekspeditsiya Ekaterinı Velikoy, Moskova, 2011.

Sredizemnomorskiy Pohod Uşakova”, Sovetskaya İstoriçeskaya Entsiklopediya, Red. E. M. Jukov, T. XVI, 760-761.

ŞİROKORAD, A. B., Rossiya na Sredizemnom More, Moskova, 2013.

ŞİROKORAD, A. B., Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları, Red. Nergize Turaeva, İstanbul, 2013.

The Russian Primary Chronicle, Laurentian Text, Trans. and Ed. Samuel Hazzard Cross, P. Sherbowitz-Wetzor, Cambridge, 1953.

VERNADSKY, George, Rusya Tarihi, Çev. Doğukan Mızrak, Egemen Ç. Mızrak, İstanbul, 2015.

WATTZ, Anthony J., The İmperial Russian Navy, New York, 1990.


[1] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 354-355.

[2] Anthony J. Wattz, The İmperial Russian Navy, New York, 1990, s. 8; George Vernadsky, Rusya Tarihi, Çev. Doğukan Mızrak, Egemen Ç. Mızrak, İstanbul, 2015, s. 180; A. B. Şirokorad, Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları, Red. Nergize Turaeva, İstanbul, 2013, s. 68-73.

[3] Geoffrey Hosking, a.g.e., s. 259-261; George Vernadsky, a.g.e., s. 195; Nicholas V. Riasonovsky, Mark D. Steinberg, Rusya Tarihi; Başlangıçtan Günümüze, Çev. Figen Dereli, İstanbul, 2014, s. 231-232.

[4] George Vernadsky, a.g.e., s. 211; Haydar Efe, Murat Kızıl, a.g.m., s. 307-308; Anthony J. Wattz, a.g.e., s. 10; A. B. Şirokorad, Osmanlı-Rus Savaşları, s. 97-126.

[5] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 355.

[6] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 355; A. B. Şirokorad, Rossiya na Sredizemnom More, s. 11.

[7] İ. M. Smilyanskaya, M. B. Velijev, E. B. Smilyanskaya, Rossiya v Sredizemnomorye; Arhangelskaya Ekspeditsiya Ekaterinı Velikoy, Moskova, 2011, s. 35.

[8] A.g.e., s. 30; Pyotr Alekseyeviç Tolstoy, Rusya’nın İstanbul’daki ilk elçisidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi, askeri ve toplumsal durumu hakkında kapsamlı raporlar sunmuştur. Prut Savaşı esnasında Osmanlılar tarafından hapsedilmiştir. Bkz. İlber Ortaylı, “XVIII. Yüzyıl Türk-Rus İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl; 1491-1992, Ankara, 1999, s. 125.

[9] Rusların 1768-70 yılları arasında gerçekleştirdiği bu deniz seferi esnasında İngiltere’nin tutumu için bkz. M. S. Anderson, “Great Britain and the Russian Fleet, 1769-70”, The Slavonic and East European Review, Vol. XXXI, No. 76, 148-163.

[10] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 356-357; A. B. Şirokorad, Osmanlı-Rus Savaşları, s. 171-190; A. B. Şirokorad, Rossiya na Sredizemnom More, s. 32-41; Anthony J. Wattz, a.g.e., s. 10-11; George Vernadsky, a.g.e., s. 212.

[11] Haydar Efe, Murat Kızıl, a.g.m., s. 309.

[12] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 358.

[13] Anthony J. Wattz, a.g.e., s. 11.

[14] “Sredizemnomorskiy Pohod Uşakova”, Sovetskaya İstoriçeskaya Entsiklopediya, Red. E. M. Jukov, T. XVI, s. 760-761; “Sredizemnomorskiy Pohod 1798-1800”, Bolşaya Rossiyskaya Entsiklopediya, T. XXXI, Moskva, 2016, s. 113.

[15] Leyla Derviş, Khalida Devrisheva, a.g.m., s. 360-361.

Bir yanıt yazın