Mahkemedeki Hayvanlar: Tarihte Hayvan Davaları ve İnfazları - NovaSofya

Mahkemedeki Hayvanlar: Tarihte Hayvan Davaları ve İnfazları

1386’da, eski Norman şehri Falaise’de, hüküm giymiş bir katilin infazına tanık olmak için büyük bir kalabalık toplanmıştı. Ahali heyecanla infazın gerçekleşmesini bekliyordu. Kısa bir bekleyişin ardından suçlu infaz için meydana getirildi.

İnfaz edilecek olan bu suçlu, “sokakta bebekleri yemek gibi kötü bir alışkanlığı olan” ve asılmadan önce kafasından ve ön ayaklarından sakatlanmış bir domuzdu.

İnsan olmayan hayvanların mahkemede yargılanmaları tarih boyunca, başta orta çağ Avrupa’sı olmak üzere dünyanın birçok yerinde uygulanmıştır. Bu duruşmalarda yargılanan ya da akabinde infaz edilen hayvanlar ekseriyetle domuzlar olsa da horozlar ve fareler, kurbağalar ve yılanlar ve hatta çekirge ve termitler gibi böcekler de dahil birçok hayvan türü hukukun bir öznesi sayılıp, yargılanıp suçlu bulunabilmişlerdir.

Edmund P. Evans tarafından yazılan, konuyla ilgili en ayrıntılı kitap, 14 ülkeden 196 vakayı ayrıntılarıyla anlatan “Hayvanların Cezai Takibatları ve İdam Cezaları” adlı kitaptır. Bununla birlikte hukuk tarihçisi Hampton L. Carson’un da bu konu üzerine yoğunlaştığı “Falaise’de Hayvan ve Böcek Duruşmaları” adlı bir eseri bulunmaktadır. Bu eserde dişi domuzunun son anlarını anlatan Carson, hayvanların yargılanmasına ve infaz edilmesine dair şunları söylemiştir:

“Zaman ve bölgeye dair bu geniş dağılım, hayvanları yargılama ve infaz etme uygulamasının ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Tarihe bir göz attığımızda, bu uygulamaya dair en çok vakanın Fransa’da görüldüğünü söyleyebiliriz, ancak bunun nedeni, diğer uluslarınkinden çok Fransız tarihçilerinin eserlerinde buna dair uygulamaların dikkatli bir şekilde kayıt altına almasıdır.”

Öncelikle, hayvan yargılamalarına ve cezalandırmalarına dair tarihteki bazı örnekleri kaydedelim:

  • 1314 Fransa’sında bir köyde insanlara saldıran boğa, yakalanmasının ardından asılarak idam edilmiştir.
  • 1474’te Basel’de yumurtlaması anormal bulunan bir tavuk yakılarak idam edilmiştir.
  • 1494’te Cecile adında 4 yaşında bir domuz, bir bebeğin ölümüne sebep olmakla suçlanmıştır. Bir hayvan mahkemesine çıkartılan Cecile, yargılandıktan sonra idam edilmiştir.
  • 1712 yılında yine Fransa’da mahkeme üyelerine saldıran ve onlardan birini yaralayan köpek, bir yıl boyunca zincire vurularak zindanda hapsedilmiştir.

Bu tür yargılamaların ve infazların Fransa’da yaygın olduğunu söyledik. Birkaç örneği daha ayrıntılı bir şekilde aktaralım:

Aralık 1457’de Fransa Savigny kenti kanlı bir cinayete şahit olmuştur. Bir domuz altı yavrusuyla birlikte şiddete başvurmuş ve beş yaşındaki Jehan Martin’i öldürmüştür. Bunu gören yetkililer, yedi domuzun tamamı suçüstü yakaladıktan sonra hapsetmişlerdir. Daha sonra bu domuzlar mahkemeye çıkarılmışlardır. Hukuk, Halkbilim ve Hayvan İlmi kitabının yazarı Esther Cohen, yasal işlemlerin en başından itibaren, domuzun sahibinin de resmi bir sanık olarak yargılandığını yazmıştır. Fakat bu kimse yalnızca ihmalle suçlanmıştır ve beş yaşındaki Jehan Martin’i öldürmekten dolayı gerçek bir cezayla karşı karşıya kalmamıştır. Domuza verilen ceza-i müeyyide ise ölümdü. Tanıklığı dinledikten ve yerel hukuk konusunda bilgili kişilere danıştıktan sonra yargıç, Burgonya geleneğine uygun olarak suçluyu yani domuzu arka ayaklarından asılmaya mahkum etti. Altı domuz yavrusu, kanlar içinde bulunmalarına rağmen kimse onların suça katıldıklarını kanıtlayamadığı için ölümden kurtuldu.

Her şey kararlaştırıldığında, mahkeme cezayı infaz etmesi için profesyonel bir cellat çağırmış ve söz konusu suçluyu idam ettirmiştir.

Kaydedilmiş hayvan duruşmalarının tüm örneklerinde, yargıç, avukatlar, meclis üyeleri ve cellatlar, davayı diğer herhangi bir cinayet kadar ciddiye almışlardır. Hayvan Duruşmaları adlı kitabında, tarihçi Peter Dinzelbacher, bilhassa hayvan davaları için tecrübeli yargıçlar görevlendirildiği için bu yargılamaların oldukça ciddi sayıldığını söylemektedir.

Falaise ve Savigny de görülen bu domuz duruşmaları, tipik bir hayvan davalarıdır. Buna ek olarak kayıtlar, kana susamış inekleri, atları ve köpekleri de zaman zaman zaman mahkeme davalarına özne olsa da domuzlar “birçok bebeğin ölümünden sorumluydu” ve yaygın suçlulardı. Cohen, “Savigny davası, yasal geleneklere ve uygun adli prosedüre uyulması konusundaki özeni nedeniyle önemlidir” diyor.

Bu tür hayvan duruşmalarına verilen önemden söz ettik. Hatta kayıtlar, bu hayvanların genellikle dönemin en iyi avukatlarından bazıları tarafından temsil edildiğini dahi yazmaktadırlar.

Carson, Fransız içtihat ve hukuk felsefesinde önemli bir figür olan Bartholomew Chassenée’nin fareleri mahkemede savunmaya dahi giriştiğini yazmıştır. Dönemin bu seçkin avukatın müvekkili, yanlış duymadınız, farelerdir. Bu hadisenin kayıtlarda 1522 yılında, Autun kasabasında gerçekleştiği yazılmıştır. Kasaba ahalisi, fareleri arpa mahsulünü mahvetmekle suçlamıştır. Akabinde fareler mahkemeye çağrılmış, ancak pek tabi olarak, duruşmaya katılamamışlardır.

Farelerin avukatı Chassenée  ise mahkeme önünde, mevcut yasaya göre, sanığın bir celbi görmezden gelebileceğini savunmuştur. Böylelikle avukat, farelerin duruşmaya katılmamasına uygun hukuki bir gerekçe sunabilmiştir. Ayrıca kasabanın kedilerle dolu olduğunu, bu yüzden farelerin celbe aldırış etmemek zorunda kaldığını iddia etmiştir. Neticede, dava başarısız olmuştur ve Chassenée, insan müvekkilleriyle parlak bir kariyere devam etmiştir.

Mahkemelerde hayvanları müdafaa etmek için verilen avukatlar bu denli yetenekli olmasalar bile, hayvan sanıklara, insanlara tanınan tüm yasal haklar ve yasal süreç verilmiştir. Örneğin

Tarihçi Jen Girgen, 1713’te Brezilya’daki bir Fransisken manastırının, gıdaları mahveden, mobilyaları yiyip bitiren ve manastırın her bir tarafını kemiren böceklerle mücadele ettiğini yazmıştır. Bu durumla baş edemeyen rahipler piskoposa şikayette bulunmuşlar ve akabinde böceklere dava açılmıştır. Duruşma sırasında böceklerin avukatı, bu canlıların Tanrı’nın yaratıkları olduğunu ve bu nedenle yiyecek hakları bulunduğunu savunmuştur. Nihai karar bir uzlaşma olmuştur; Rahiplere böcekler için bir yaşam alanı sağlamaları emredilmiştir. Fakat bu çözümün ne denli işe yaradığına dair bir bilgi bulunmamaktadır.

Sözünü ettiğimiz bu hadiselerin haricinde, hayvanların mahkeme karşısına çıkarılmalarına ve çeşitli cezai müeyyidelere maruz kalmalarına dair birçok örnek daha bulunmaktadır. Fakat 20. Yüzyıldan itibaren hayvan haklarının ön plana çıkmasıyla, bu tür ilginç gelenekler terk edilmeye başlanmıştır.

Bir yanıt yazın