Covid19’un Tarihi
Salgın hastalıklar, geçmişten günümüze toplumların gidişatını derinden etkilemiştir. Her çağda binlerce insan grip, veba, kolera gibi bulaşıcı ve salgın hastalıklardan hayatını kaybetmiştir. Günümüzde ise binlerce insan Koronavirüs salgınından dolayı hayatını kaybetmektedir.
Koronavirüs ilk kez Aralık ayında Çin’de ortaya çıkmıştır. Bu virüs “2019-nCoV” olarak adlandırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Şubat’ta koronavirüs kaynaklı hastalığa Covid-19 adını verdi. Daha sonra bu virüs küresel salgın anlamına gelen “pandemi” olarak ilan edildi. Johns Hopkins Üniversitesi’nin verilerine göre, 27.03.2020 itibariyle dünya genelinde görülen Covid-19 vakalarının toplamı 530 bini, can kayıpları da 24 bini geçti. 122 binden fazla kişi ise gördüğü tedavi sonucu iyileşti. Worldometer’in verilerine göre 23.02.2021 tarihinde Covid-19 vakalarının toplamı 112.512.735 can kayıpları da 2.491.945 bini geçti. 150.889 binden fazla kişi ise gördüğü tedavi sonucu iyileşti. Bugün dünyada Koranavirüs salgınından hayatını kaybeden kişi sayısı 2.491.945 bindir.
Koranavirüs gibi salgın hastalıklar her dönemde tarihi ve tarihçiliği etkilemiştir. Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Metin Hasde’nin de dediği gibi imparatorlukları çökerten, sınırları yeniden çizen, orduları kıran salgınların, ekonomik, siyasal ve demografik sonuçlarıyla yeryüzü haritasının yeniden çizilmesinde önemli roller üstlenir ve üstlenmeye devam eder. Ayrıca salgın hastalıklar ülkelerin ekonomik, sosyal ve demografik yapısında büyük değişiklere yol açtığı için tarihinde konusu olmuştur. Bu duruma örnek vermek gerekirse, 1348-1351 tarihlerinde Kıta Avrupası’nda ortaya çıkan sosyo-ekonomik ve demografik değişim en önemli sebebi veba salgınıdır. Bu değişimin sebeplerinden bahsederken veba salgını göz ardı edilemez. Buna karşın Charles Mackay “Kitlesel Yanılgılar ve Kalabalıkların Çılgınlığı” adlı kitabında bu durumu tamamen görmezden gelmiştir. Bu kitabın lale krizi, fiyatlardaki ani düşüşten dolayı yatırımcıların battığını ve Hollanda piyasalarının ciddi bir sarsıntı geçirdiği üzerinde durmasına rağmen veba salgınından bahsetmez. Bu durum da tarihçi Anne Goldgar tarafından eleştirilir çünkü o Otuz Yıl Savaşı ile savaşan orduların yaydığı veba’nın son derece yüksek ölüm oranına denk geldiğinin farkındaydı. Veba’nın, 1635’te Hollanda’yı vurduğu, 1636’da Haarlem kentinde zirveye ulaştığı biliyordu.
Tarihteki diğer salgın hastalıklar gibi Covid19’da ülkelerin sosyal, ekonomik ve demografik yapılarında büyük değişimler yaşanmasına sebep olacaktır. Bu durum ilk olarak nüfusta hızlı bir düşüş yaşanmasına neden olabilir, aynı zamanda ekonomik krizin açığa çıkacağı da düşünülmektedir. Ülkelerin Covid19 karşısında aldıkları önlemler ise toplum yaşamında yeni bir dönemin açığa çıkmasına neden olabilir. Bu durum ilk olarak eğitim sistemlerinde kendini gösterdi. Salgın dünya çapında eğitim sistemlerini etkiledi ve okulların ve üniversitelerin yaygın olarak kapanmasına yol açtı. UNESCO tarafından 25 Mart 2020’de yayınlanan verilere göre, COVID-19 nedeniyle okul ve üniversite kapanışları ülke çapında 165 ülkede uygulandı. Böylece çevrim içi öğrenim dönemi başladı. Artık herkes eşit bilgiye, her zaman, her yerden ulaşabilmektedir. Eğitim için okula gitme zorunluluğu da ortadan kalmıştır. Bu durum çok yaşlı hocalarında eğitim vermesini kolaylaştırmaktadır. Tabi teknoloji ile arası kötü olanları hariç tutuyorum. Söz konusu durum şirket çalışanları içinde geçerlidir. Çalışanlar da işlerini mekândan ve zamandan bağımsız olarak yerine getirmektedir. Toplantılarına istedikleri yerlerden katılarak sanal gerçeklik teknolojisinin sunduğu imkanlardan faydalanarak gerçekleştireceklerdir. Öğrenciler için sanal eğitim, çalışanlar için ise evden çalışma devriminin ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu bir anlamda hayatın dijitalleşmesidir. COVID-19 yaşamın her alanında etkisini göstermeye devam edecek. Misal tıbbın kişiselleştirilmiş, koruyucu ve önleyici hassas tıp benimsenecek ve geleneksel tıbbın saltanatı yıkılacaktır. Çünkü Covid19’da, hastalığı yapan virüs, hastadan hastaya geçerken mutasyona uğruyor ve farklılaşıyor. Her insanın bünyesi, hastalığa vereceği yanıt diğerinden ayrışıyor. Dolayısıyla kişiselleştirilmiş tıptan daha iyi bir çözüm yoktur.
Covid19’un tarihe etkileri üzerine birkaç önemli yazarın görüşlerine bakılırsa; Fütüristler Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aykut, Covid19’un sonuçlarının Modern Çağı kapatıp Post-Modern Çağa girişimizi tetikleyeceğini belirtmektedir. Aykut, “Her şey dinginleşip, normal yaşantımıza geri döndüğümüzde, unutulmaması gereken ve hep aklımızda kalacak iki resimden biri, sanki vebalılarmış gibi mültecilerden kaçan Avrupalıları gösteriyorken, diğeri COVID-19’lu olduğu için Avrupalılardan kaçan mültecileri hatta birbirlerini gösteriyor olacak.” şeklinde ilginç bir tespit yapmaktadır. CNN’de konuşma yapan Yuval Harari ise “Corona’dan sonraki dünya bir daha aynı olmayacak” der. Habertürk’te yaptığı konuşmasında İlber Ortaylı, Covid19 sürecinin Avrupa Birliğini bitireceği üzerinde durmuştur. Gündüz Vassaf ise Covid19 sonrasındaki süreçte insanların hastalıktan korunmak için vücutlarının denetlenmesine izin vermesiyle devletlerin daha baskın hale geleceğini belirtir.
Sonuç olarak, Covid19’unda insanlık tarihinde kalıcı bir yer edineceği gibi şüphesiz ki tarihin de konusu olacaktır. Fakat hala Pandemi sürecinde olduğumuz için belki 50 yıl sonra, Covid19’un dünyadaki etkileri üzerinden yola çıkarak tarihçiliğin nasıl etkileneceğini konusu daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilebilir. Bu yazım yaşanmakta olan süreci ve geleceğe dair tahminleri içermektedir.