İkinci Dünya Savaşı Yılları Türkiye Cumhuriyeti Ekonomisi (1940-1945)
Türkiye Cumhuriyeti, 1939 yılından 1945 yılına kadar süren İkinci Dünya Savaşı’nın dışında kalmasına karşın, ortaya çıkan küresel şartlar sonucunda ekonomik ve sosyal açıdan tahribata uğradı. Bu süre zarfında Türkiye, fiilen katılmadığı savaşın taraflarına karşı dengeli bir politika izleyerek her ihtimale karşı çok yönlü tedbirler almaktaydı. Savaşın patlak vermesiyle birlikte yurt genelinde yarı seferberlik hali yaratarak ülkenin en üretken unsuru olan genç ve orta yaşlı erkek nüfusunun büyük bir bölümünü silah altına aldı. Savaş öncesinde 120 bin olan asker sayısı, savaş ortamında 1.5 milyona çıkarıldı ve ordunun ihtiyaçları da ekonomiye yük getirdi. [1] 1930’lu yılların ekonomi politikaları neticesinde oldukça daralmış olan ithalat iki yıl içerisinde yarı yarıya düştü. Üretken nüfusun askere alınması da üretimde düşüşe sebep oldu. [2]
İthalat olanaksızlıkları ekonomideki mal stoklarını azaltınca hükümet, seferberlik masraflarını karşılamak maksadıyla para basma yolunu tercih etti. 1938 yılında kararname çıkarılarak Merkez Bankası’na, Hazine güvencesi taşıyan kamu bonoları karşılığında dolanıma para sokulma yetkisi verildi. Kamu kesiminin Merkez Bankası’ndan borçlanması 1938 yılının sonunda 84 milyondan 1942 yılı sonunda 605 milyon liraya, dolanımdaki banknot değeri ise 1938’de 282 milyon liradan 1942 yılında 734 milyon liraya çıktı. Bu parasal genişleme ve ithal mallarındaki kıtlık, halkın paniğe kapılarak tüm mallara talebinin artmasına sebep oldu. Bu durum karşısında tüccarın stok yapması ile fiyatlar hızla yükseldi. [3] Esasen bütçe giderlerinin %54,71’ini milli savunma harcamalarının oluşturduğu bir savaş ekonomisinde devletin para ihtiyacı arttı ve hem normal vergileri attırmak hem de olağanüstü vergiler koymak suretiyle bütçe gelirlerinin yükseltilmesi istendi. [4]
Refik Saydam hükümetinin savaşta uygulamaya çalıştığı bazı ekonomik önlemler; Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi, Toprak Mahsulleri Vergisi, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’dur. Tüm bunların yanı sıra Köy Enstitüleri ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın hümanist ve aydınlanmacı kültür politikasına da değinmek gerekir. Toprak reformu, eğitim politikası, özellikle Köy Enstitüleri gibi konularda yaşanan çekişmeler savaş bitiminde CHP içindeki yapı değişimine ve çok partili rejimin doğmasına yol açan önemli olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır. [5]
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’yi yöneten Refik Saydam ve Şükrü Saraçoğlu hükümetleri, savaş ekonomisinin yarattığı sorunlara karşı farklı iki yaklaşımı temsil etmekteydi. İki hükümetin de karşı karşıya kaldığı ekonomik problemler; azalan üretim ve ithalat koşullarında halkın oluşan darlık ve enflasyonist baskılara dayanabilmesini sağlamanın yanında halk kitlelerinin beslenme, ısınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarını da karşılayabilmekti. Üretimin artması ve enflasyonun önlenmesi çözüm üretmekte çaresiz kalınan temel problemlerdi. Dolayısıyla sonuçlarının hafifletilmesi için uğraşılmaktaydı. Refik Saydam hükümeti, sorunu katı fiyat denetimleri ve tarım ürünlerine düşük fiyatla el koyarak çözmeyi denedi. Şükrü Saraçoğlu ise, piyasa üzerindeki sıkı denetim mekanizmalarını kaldırma veya gevşetme yoluna gitti. [6]
Refik Saydam hükümeti yaşanan fiyat artışlarını da önleyebilmek için fiyat denetim politikası uyguladı ve piyasalara müdahale edildi. Milli Korunma Kanunu, devletin gerekli gördüğü her alana müdahale etmesine olanak sağlıyor, fiyatları tespit etme, lüzumlu görülen ürünlere el koyma, ihtiyaç duyulduğunda kişilere zorunlu çalışma yükümlülüğü getirmede olağanüstü yetkiler tanıyordu. Buradan hareketle iki ana özelliği; dış ticaret alanında hükümete sınırsız yetkiler verme ve devletçi ekonomik ilişkilerde daha fazla millileştirme imkanı vermesidir. Recep Peker’in başkanlığında seçilen komisyon üyeleri 70 maddelik bir Milli Korunma Kanun Projesi hazırladı ve Muvakkat Encümen tarafından 72 maddeye çıkarılıp kabul edilen bu kanun 18 Ocak 1940 tarihinde kabul edilerek yasalaştı. [7]
Refik Saydam’ın 1942 Temmuzunda ani ölümünden sonra kurulan Saraçoğlu hükümeti, Saydam hükümetine göre zıt bir şekilde piyasacı yaklaşım getirdi. Tarımsal üretim üzerinde devlet denetimi gevşetildi, gıda mallarında özel ticarete izin verildi. Ticaret sektöründe fiyatların dondurulmasından; ekonomiyi piyasa güçleri ile dengelemek gerekçesi ile vazgeçildi ve fiyat artışlarında ani bir yükselme meydana geldi. Ekonomi Bakanlığı’nın toptan eşya fiyatları endeksi 1938’de 100’den, 1942’de 164’e çıkmışken 1943’te ise 715’e sıçradı. Bunun sonucunda olağanüstü önlemlere girişildi. Yönetici kadro ile yerli varlıklı sınıflar arasındaki ilişkileri daha da bozan ve CHP’nin dayandığı toplumsal taban içinde de çalkantılara yol açan 1942 Varlık Vergisi ile 1945 Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu bu önemlerin başında geliyordu. [8]
Varlık Vergisi 11 Kasım 1942 tarihinde çıkarıldı. Savaşın yarattığı olağanüstü koşullardan doğan Varlık Vergisi, yeni baştan çiftçiye yüklenmeden ana hedef olarak ticaret burjuvazisinin vergilendirilmesi öngörüldü. Fakat ağırlıklı olarak azınlıklara uygulandı. Varlık Vergisi ile toplam 315 milyon lira toplandı. Bu toplamın %70 dolayındaki kısmı yalnızca İstanbul’dan toplandı ve %85’i gayrimüslimlerden alındı. Burada gayrimüslimlerden alınan vergi payı %60 civarındadır. Bu durum Varlık Vergisi uygulamasının çok eleştirilmesine neden oldu. Daha çok azınlıklardan alınması ve yolsuzluk ile haksızlık söylentileri sözü edilen verginin aleyhine durumlar ortaya çıkardı. Varlık Vergisi, 1943 yılında sınırlandırılarak 1944 yılında da kaldırıldı. [9]
Varlık Vergisi’nin yürürlükten kaldırmasından sonra devlet hazinesine gelir sağlamak amacıyla çalışmalara başlandı ve Varlık Vergisi’nin tamamlayıcısı olarak nitelendirilen Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu 4 Haziran 1943 yılında kabul edilerek yürürlüğe konuldu. Gayri safi üretimden %10 oranında alınmasıyla aşarı andıran bir vergi olduğunu söylenir. 1946 yılında kaldırılan bu vergiden savaş yıllarında yaklaşık 167 milyon lira toplandı. Toprak Mahsulleri Vergisi’nin, aşarın kaldırılmasından beri tarıma yönelik olarak alınan büyük çapta ilk dolaysız vergi olduğunu ve yoksul köylünün üzerinde ağır bir yük oluşturduğunu ifade etmek gerekir. [10]
Tarım kesiminde güçlü toprak sahiplerini tedirgin eden iki gelişmeye de temas etmek gerekir. Bunlardan birincisi, 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un öncülüğünde kurulmaya başlanan Köy Enstitüleri’dir. Burada yoksul köy çocuklarını hem eğitimci hem de kırsal yapıyı modernleştirecek vatandaşlar olarak köye yerleştirme amaçlandı. Bununla birlikte sömürülen kitlelere sınıf bilinci yaratılarak düzene karşı mücadeleyi körükleyecek bir girişim oldu. Kuruluş kanununa göre ilk iki yıl içinde 14 enstitü kurulması gerekiyordu. Seçilecek yerlerde ise su bulunmasının yanı sıra işe yarayacak bina ve tarla bulunması, hastane, pazar ve hükümet dairelerine ulaşma imkanlarının olması göz önüne alındı. Buna göre Köy Enstitüleri kapitalizme en çok açılan bölgelerde kurulacaktı ve bu da girişimin meyvelerini çabuk vermesine yol açtı. Ne var ki en başından beri eşraf ve bürokrasinin çoğunluğunun hoşnut olmadığı bir girişim oldu. İkincisi ise; Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’dur. Savaşın son yılında, hükümet tarafından 1945 yılının Mayıs ayında Çiftçiye Toprak Dağıtılması ve Çiftçi Ocakları Kurulması Hakkındaki Kanun Tasarısı Meclis’e sunuldu ve bazı büyük arazi sahibi milletvekillerinin muhalefetine neden olmakla birlikte bu muhalefete rağmen kabul edildi. İşletilmekte olan büyük arazi mülklerinin tasfiyesine yönelik uygulamalar gerçekleştirilmemesine rağmen Adnan Menderes, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Emin Sazak, Halil Menteşe gibi büyük arazi sahipleri CHP’den ayrılarak diğer muhaliflerle beraber DP’nin kuruluşuna öncülük ettiler. [11]
KAYNAKÇA
Avcıoğlu, Doğan. Türkiye’nin Düzeni Cilt 1, Tekin Yayınları, İstanbul, 1996.
Boratav, Korkut. Türkiye’de Devletçilik, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2006.
Boratav, Korkut. Türkiye İktisat Tarihi (1908-2002), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005.
Koçtürk, O.Murat, Meryem Gölalan, ‘’1923-1950 Türkiye Ekonomisinin Yapısal Analizi’’, Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi Dergisi, Cilt:45, Sayı:2, 2010.
Tezel, Yahya Sezai. Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), Yurt Yayınları, Ankara, 1982.
Timur, Taner. Türk Devrimi ve Sonrası, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1993.
Toprak, Metin. ‘’Osmanlı’dan Devreden Kriz Potansiyeli ve Tek Parti Dönemi Ekonomik Krizleri’’, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt:17, Ankara, 2002.
Yavi, Ersal. Batırılan Bir Ülke Nasıl Kurtarılır?, Yazıcı Yayınevi, İzmir, 2001.
Yenal, Oktay. Cumhuriyet’in İktisat Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2010.
Yılmazer, Cemil Adar, Cihan Yüksel. ‘’Türkiye’de Tek Parti Dönemi Vergi Politikaları’’, Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2019.
Yücel, Hüseyin. Cumhuriyet Ekonomisinin Kuruluşu ve Gelişimi, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara, 2017.
- Hüseyin Yücel, Cumhuriyet Ekonomisinin Kuruluşu ve Gelişimi, Türkiye Barolar Birliği Yayınları, Ankara, 2017, s. 152. ↑
- Korkut Boratav, Türkiye İktisat Tarihi (1908-2002), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005, s. 81. ↑
- Oktay Yenal, Cumhuriyet’in İktisat Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2010, s. 90. ↑
- Ersal Yavi, Batırılan Bir Ülke Nasıl Kurtarılır?, Yazıcı Yayınevi, İzmir, 2001, s. 540. ↑
- Boratav, s. 82-83. ↑
- Boratav, s. 83-84. ↑
- Yenal, s. 91, Yücel, s. 153, O.Murat Koçtürk, Meryem Gölalan, ‘’1923-1950 Türkiye Ekonomisinin Yapısal Analizi’’, Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi Dergisi, Cilt:45, Sayı:2, 2010, s. 59-60. ↑
- Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), Yurt Yayınları, Ankara, 1982.s. 237-238. ↑
- Metin Toprak, ‘’Osmanlı’dan Devreden Kriz Potansiyeli ve Tek Parti Dönemi Ekonomik Krizleri’’, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt:17, Ankara, 2002, s. 610, Korkut Boratav, Türkiye’de Devletçilik, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2006, s. 297. ↑
- Yücel, s. 158, Boratav, s. 85-86, Cemil Adar Yılmazer, Cihan Yüksel, ‘’Türkiye’de Tek Parti Dönemi Vergi Politikaları’’, Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, Cilt:3, Sayı:1, 2019, s. 89. ↑
- Tezel, s. 245, 353, 356, Boratav, s. 90-91, Timur Taner, Türk Devrimi ve Sonrası, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 1993, s. 192, Doğan Avcıoğlu, Türkiye’nin Düzeni Cilt: 1, Tekin Yayınları, İstanbul, 1996, s. 499. ↑