Çayın Tarihi
Dünya çapında çay, sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Çay ilk olarak Çin’de MÖ 2737’den beri biliniyor ve çeşitli efsanelerle anlatılıyordu. Bir hikayeye göre;
Çin imparatoru Shen Nong, bir bahar günü bahçesindeki bir ağacın altında içme suyu kaynatırken, suya bir yaprak düştü ve hoş bir koku yayıldı. Bu yeşil çayın ilk demlenmesiydi. Kurutulup daha da işlenen bu içecek tüm Çin’e, ardından Japonya’ya ve oradan da dünyaya yayıldı.
Bu elbette bir hikaye olsa da gerçek olan şu ki çay Çin’de çok eski çağlardan beri biliniyordu.
Çay bitkisinin anavatanı Yukarı Burma, Güneydoğu Çin ve Orta Vietnam’ı kapsayan bir bölgedir. Batı literatüründe en eski tarihi bilgi, Kanton şehrinin gelirinin çay ve tuzdan alınan vergilerden geldiğini söyleyen bir Arap seyahatnamesinde bulunmaktadır. Daha sonra Marco Polo ve diğer gezginler de çaydan bahsetmişlerdir.
6. yüzyıldan itibaren Çin’de çay içme yaygınlaştı ve 10. yüzyılda Çin’in ulusal içeceği haline geldi. Çay, 8. yüzyılda Japonya’ya ulaştı ve 12. yüzyıldan sonra orada yaygınlaştı. Japonya’da çay kültürü çok ileri bir düzeye ulaşmış; evlere bir “çay odası” dahil edilmeye başlanmıştır. Çay hazırlama ve servisi konusunda derin bilgiye sahip “çay ustaları” yetiştirildi. Zamanla Japonya’da çay törenlerini içeren ve çayı kutsal sayan bir çay kültürü ortaya çıktı. “Cha-no yu” olarak bilinen çay seremonisi ve ritüelleri 15. yüzyılda Sen Rikyu tarafından geliştirildi. Japon çay kültürü, Okakura Kakusô’nun “Çay Kitabı” ile dış dünyaya tanıtıldı. Bu kitabın ilk İngilizce baskısı 1906’da basıldı.
Çayın adını ilk kez seyahatnamelerde duyan Avrupalılar, çay ile 17. yüzyılın başlarında Flaman gemileriyle Hollanda’ya geldiklerinde tanışmışlar. 1636’da Fransa’ya, 1638’de Rusya’ya ve 1656’da İngiltere’ye ithal edildi. Püriten din adamları, çayın Avrupa’ya girmesinden hiç memnun kalmamışlardı ve çay ve çayevlerinin Hıristiyanlığa zararlı olduğunu iddia ettiler. Bu tepkiler özellikle İngiltere’de yankı bulmuş ve 1675 yılında İngiltere Kralı çayhaneleri kapatarak çay içilmesini yasaklamıştır. Ancak bu yasak uzun sürmemiş ve kısa sürede kaldırılmıştır.
Çay, Avrupa’ya ulaşmadan önce İpek Yolu ile Çin’den Osmanlı İmparatorluğu’na ulaşmış olsa da, yolculuğunun ilk bölümlerine dair belgelere sahip değiliz. Ancak Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılın başlarında yazdığı Seyahatnâme’de çay hakkında bilgi bulmaktayız. Daha sonra 1777 tarihli bir parfümeri hesap defterinde ve 1816 tarihli gümrük kayıtlarında çayın kayıtlarını buluyoruz.
Türkiye’de çay ilk olarak 1878 yılında Japonya’dan getirilen tohumlardan yetiştirilmesine rağmen çay tarımı sembolik düzeyde kalmıştır. Çay üretimine yönelik ilk ciddi girişimler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte hız kazanmıştır. Çay kültürü, Başbakan İsmet İnönü’nün direktifleri ve Zihni Derin, Hulusi Karadeniz gibi idealist devlet adamlarının çabalarıyla 1930’ların sonunda Rize ile komşu vilayetleri Trabzon ve Artvin’de başarıyla başlatıldı. İlk çay fabrikası 1947’de Rize’de açıldı. Devlet kooperatifi Çaykur’un yanı sıra özel üretim ve işleme de yapılıyordu. Bugün Türkiye’de 230 çay fabrikası ve atölyesi bulunmaktadır. 2016’da yapılan bir araştırmaya göre Türkiye kişi başı çay tüketiminde 3.16 kg ile dünyada en fazla çay tüketen ülke olmuştur.
1 | Türkiye | 3,16 kg (6,96 lb) |
2 | İrlanda | 2,19 kg (4,83 lb) |
3 | Birleşik Krallık | 1,94 kg (4,28 lb) |
Çay öyle ki türkülere, efsanelere, bilmecelere, deyimlere, şiirlere, hikâyelere girmiştir. Yabancı bir gazeteci, Türkiye’de günlük işlerin ancak küçük, dar belli bardaklarda servis edilen çaydan sonra başladığını kaydetmiştir.
Türk çayı üretiminde hiçbir böcek ilacı kullanılmamaktadır. Bu da Türk çayının değerini artırmış, organik tarım ürünü olarak cazip hale getirmiştir. Böcek ilacı kullanımından kaçınılması çevre sağlığı açısından da olumlu olmuştur. Uzmanlar, tarımda böcek ilacı kullanımının doğal yaşam zincirini bozarak toprakta, havada ve suda bulunan faydalı böceklere ve diğer organizmalara zarar verdiğini bildirmiştir. Ayrıca bu zehirli maddeler tarım ürünlerine ve yerel sulara karıştıklarında insanlara ve diğer canlılara zarar vermektedir.
Kaynak: Mustafa Duman: Çay Kitabı, Türk Kültüründe Çay (Çay Kitabı: Türk Kültüründe Çay), Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2005, 256 s.