Tarih Nedir? İnsan Tarihin Neresindedir?
Tarih, insanlık tarihi boyunca yapılan her türlü olay ve olgunun neden-sonuç ilişkileri dahilinde derlenmesi ve kaydedilmesidir. Tarih kelimesi, Arapça “varh” ve “arh” kelime köklerinden türemiş olup, Aramice ve Süryanice gibi dillerde de aynı anlamda kullanılmıştır. Gök cisimleri ve zaman kavramlarıyla ilgili anlamlarının genişletilmesiyle, olayların sırasına göre derleme anlamını kazanmıştır. Bu tanım, günümüzde birçok farklı tarihçilik anlayışını barındırmaktadır.
Tarih, kültürel bir tanımlama olarak evrimleşerek günümüze kadar gelmiştir. Batı dillerindeki “History” kelimesi de Grekçe’deki “historia” kelimesinden türemiştir ve “öykü, anlatı, hikaye” olarak edebi bir türün gelişimi ile tanımlanmıştır. Yani geçmişte yaşanılanların hikayesi olarak kabul edilmiştir.
Bu iki kültürel tanım, köklerinden çıkıp, birbirine yakınlaşarak ve gelişerek bugünkü “tarih” tanımını oluşturmuştur. Tarih, ulusal, siyasi, dini ve ideolojik gibi farklı temellere dayalı olarak anlam kazanmıştır.
Ancak, tarihin asıl tanımı, herhangi bir ideolojik veya ulusal temele dayanmaksızın, insanlık tarihi boyunca gerçekleşen her türlü olayı doğru bir şekilde kaydetmek ve anlamakla ilgilidir. Tarihçilerin, olayları sırasına göre derlemesi ve neden-sonuç ilişkilerini anlaması, tarihi tanımlama sürecinde önemli bir rol oynar.
Tarihin öznesi insan olmakla birlikte, arka planında doğa da yer almaktadır. Tarih, insanların dünya üzerinde gelişmiş adaptasyon yeteneği ile, doğanın sunduğu fırsatları en iyi şekilde kullanmasıdır. İnsanın doğa ile olan etkileşimi, coğrafya, biyoloji, kimya ve diğer bilim dallarıyla birleşerek, tarih anlayışının oluşmasında büyük bir önem taşır.
Bir tarihçinin dersine girdiği zaman, karşılaştığı ilk soru “Tarih nedir?” olur. Binlerce tarihçi tarafından yapılmış binlerce tanımlama olsa da, tarihin temel tanımı, insanın doğa ile olan etkileşiminden oluşan karmaşık bir yapıdır. Tarih, insanın adaptasyon yeteneği, kültürü ve merakı ile birleşerek, doğanın sunduğu fırsatları değerlendirerek ortaya koyduğu olaylar bütünüdür.
Tarihin incelenmesi sadece insanlık tarihiyle sınırlı kalmamalıdır. İnsanların doğayla olan etkileşimi, coğrafya ve iklimin değişimi, bitki ve hayvan türlerinin evrimi, deprem ve volkanik patlamalar gibi doğal afetlerin etkileri gibi pek çok konu da tarihin bir parçasıdır.
Tarihin bu kadar geniş bir yelpazesi varken, tarihçilerin işi oldukça zorlaşıyor. Hangi konuların inceleneceği, nasıl bir yaklaşım benimseneceği, hangi kaynakların kullanılacağı gibi pek çok karar verilmesi gereken detaylar var. Bu yüzden tarih çalışmaları, belirli bir disiplin ve yöntemle yürütülmelidir.
Tarihçiler, tarihsel olayların neden-sonuç ilişkilerini anlamak için araştırmalarını belirli bir süreklilik içinde yürütürler. Araştırma sürecinde çeşitli kaynaklar kullanılır. Bunlar, yazılı kaynaklar (gazete, mektup, günlük, tarihî eserler), arkeolojik bulgular, sanat eserleri, fotoğraflar, filmler, vb. olabilir.
Tarih çalışmaları, kaynakların eleştirel bir şekilde analiz edilmesini ve değerlendirilmesini de gerektirir. Kaynakların güvenilirliği, objektifliği, tarihî olayların ne kadarını yansıttığı gibi konuların sorgulanması gerekir.
Tarihsel olaylar incelenirken, tarihçiler olayların sadece kendilerine ait olduğu bir bağlamda ele almazlar. Tarihî olayların kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal bağlamları da göz önüne alınır. Bu bağlamlar, tarihsel olayların nedenlerini ve sonuçlarını anlamak için önemlidir.
Tarih çalışmaları sadece geçmişte yaşanan olayları anlamakla kalmaz, aynı zamanda bugünümüz ve geleceğimiz için de ipuçları sağlar. Tarih çalışmaları, insanlık tarihinin hangi noktalarda hatalar yaptığını, neleri doğru yaptığını ve nelerin sonuçlarına katlanıldığını gösterir. Geçmişin hatalarından ders çıkarmak, gelecekte aynı hataların tekrarlanmasını önleyebilir.
Tarih insanlık için hayati öneme sahip bir disiplindir. Geçmişin sadece olayları değil, insanların ve doğanın nasıl etkileşim içinde olduğunu da inceler. Tarih çalışmaları, kaynaklarının titizlikle incelenmesi ve objektif bir yaklaşımla yürütülmesi sonucu ortaya çıkan bir araştırma sahasıdır.
Kısacası tarihin konusu her şeydir. Bir örnek verecek olursak:
Tarih, bir burger menüsüdür. Kola içindeki şekerin Papua Adaları’nda keşfedilip insanoğlunun şekerin enerji getirisine tutkusu, köftenin etini sağlayan sığırın Asya’da ve Avrupa’da üretimi, ekmeğin üretimindeki buğdayın Mezopotamya’dan yayılımı, Domates’in Ketçap’ın Patates’in Amerika uygarlıklarındaki üretimi, Soğan’ın Doğu Asya uygarlıklarının geliştirmesi, akabinde tuzun Afrika ve baharatların Hindistan’daki gelişimidir.
O zaman tarih şudur; ana öznemiz insan olmakla beraber insanlıktan çok önce oluşmuş dünyada gelişen her türlü biyolojik-coğrafyasal değişimlere insanların gelişmiş adaptasyon yeteneği ile bunları insanın kendi yararına kullanmasıdır. Yani tarihin öznesi insan olduğu kadar arka planı da evrendir, doğadır. Doğa, coğrafya, biyoloji, kimya, ve insanı ilgilendiren sosyoloji, felsefe, iktisat tarihin en önemli parçalarıdır.