Dans, Orgy, Kırbaç ve Nicesi: Rusya’nın En Sapkın Tarikatı
Bir önceki yazımızda kendilerini gönüllü bir şekilde hadım ederek Tanrı’ya ibadet eden Skoptsi tarikatından bahsetmiştik. Bu defa Rusya tarihinin en sapkın tarikatlarından olan Hlıstiler ‘den söz edeceğiz.
Hlısti Tarikatının Kısa Tarihi
Öncelikle Hlısti tarikatının 1600’lü yıllarda ortaya çıktığını söyleyelim. Tarikat, kendi sözlü geleneğine göre 1645’te Kostromalı bir köylü ve kaçak bir asker olan Danilo Filippov (veya Daniil Filippoviç) tarafından kurulmuştur. Bu kimse daha sonra müritleri tarafından “yaşayan bir tanrı” olarak adlandırılmıştır. Öğrencilerine evvela cinsel ilişkiyi, içkiyi ve küfürü yasaklayan on iki emir vermiştir. Daha sonra halefi olarak Muromlu bir köylü olan Ivan Suslov’u tayin etmiştir. Filippov tarafından “yeni bir Mesih” e dönüştürülen Suslov, rivayetlere göre Rus yetkililer tarafından iki kez çarmıha gerilmiş, ancak her seferinde ölümden dirilmiştir. Suslov’un ölümünün ardından ise Prokofiy Lupkin tarikatın başına geçmiştir.
Tarikat Lupkin döneminde genişlemeye başlamış ve gizli yer altı toplantıları icra edilmiştir. Fakat Rus İmparatorluğu tarikata karşı bir tutum sergilemiş ve tarikata karşı çok sayıda soruşturma gerçekleştirilmiştir.
1733’ten 1739’a kadar, özel olarak oluşturulmuş bir hükümet komisyonu, yüzlerce Hlısti üyesini tutuklamış onları cinsel eğlencelere katılmak ve ritüel olarak bebek öldürmekle suçlamıştır. Bu suçlamalar defalarca reddedilse de komisyon üç yüzden fazla kişiyi mahkum etmiştir. Ağır çalışma, dayak, burun ve dil kesme cezaları uygulanmış ve mahkumların çoğu Sibirya veya Orenburg’a sürgüne gönderilmiştir. Daha sonraki yıllarda da tahkibat devam etse de Hlısti tarikatı varlığını sürdürmüştür.
İnanışları
Hlısti müritleri azizler ya da kutsal metinler aracılığıyla Tanrı’ya ulaşmanın mümkün olmadığına inanıyorlardı. Onun yerine Kutsal Ruh ile doğrudan iletişim kurabileceklerini düşünüyorlardı. Bununla birlikte Kutsal Ruh’un canlı insanlarda somutlaştığına da inanmaktaydılar. Tarikat liderlerini “yaşayan bir tanrı” olarak görüyorlardı. Ayrıca, radenie adı verdikleri bir ritüeldeki vecd halleri sırasında Kutsal Ruh’un herhangi birinin üzerine inebileceğine inanıyorlardı.
Hlısti müritleri, Kutsal Ruh’un bedenlerine girmesini istedikleri için asketizm (çilecilik) uygulamasını icra etmişlerdir. Alkolden uzak durmuşlar ve genellikle günlerce veya haftalarca oruç tutmuşlardır. Evliliğe pratik amaçlarla izin verilse de, kişinin kendi karısıyla bile olsa cinsel ilişkiye girmesi günahtır. Nitekim onlara göre insan vücudu bu şekilde küçük düşürülmektedir.
Dans, Toplu Seks, Kırbaç ve Dahası: Radenie Ayini
İbadetlerinin odak noktasını oluşturan Radenie ritüeli, kutsal bayram günlerinde yapılırdı. Cemaat, akşamları bir üyenin evi gibi önceden belirlenmiş bir yerde toplanırdı. Dış giysilerini çıkarır, kutsal mekâna sadece atletle girerlerdi. Bir süre İsa Duasını okuduktan sonra, tapınanlardan bazıları Kutsal Ruh’un üzerlerine geldiğini hisseder ve anlaşılmaz bir dilde peygamberlik ederek çılgınca dans etmeye başlardı. Bu, dansçılar yorgunluktan bayılana kadar yarım saat veya daha fazla devam ederdi. Aynı zamanda ayin esnasında kendini kırbaçlama gibi uygulamalar da mevcuttu. Son olarak, fındık, ekmek, hamur işi ve kvastan oluşan kutsal bir yemeği paylaşırlardı.
Radenie ayinlerinde edilen bu dansların haricinde toplu cinsel birleşme ayinleri yapılırdı. Buradaki sebep, bu ayinlerin onları bedensel şehvetlerinden arındırmasıydı. Onlara göre kurtuluşa ancak tam bir tövbe ile ulaşılabilirdi ve tövbe etmek için günah işlemek gerekti. Diğer bir deyişle grup seks ayinlerinde günah işleyen Hlısti müritleri, hem kendi bedensel şehvetlerini temizliyor hem de Tanrı’ya içten bir tövbe ile yalvararak af diliyorlardı. İlginç olanı, bunun ibadetin bir parçası olarak görülmesiydi.
Belki de bu yüzden tarikata giriş koşulları oldukça zordu ve tarikata girmek isteyen kimseler şu yemini etmek zorundaydı: “Ayinlerde göreceğim ve işiteceğim her şeyi sır olarak saklayacağıma, kendimi asla esirgemeyeceğime, asla kazıktan, kılıçtan veya başka bir eziyetten korkmayacağıma ant içerim!”
Esasında bu tür toplu seks ayinlerinin bir söylenti olduğu da düşünülmekteydi. Fakat 19. Yüzyılın ortalarında tarikat mensubu olan Vasiliy Radaev bu tür ayinlerin yapıldığını söylemiştir. Bir sorgulama sırasında tarikatın tüm kadın müritleriyle cinsel ilişkiye girdiğini öne sürmüştür. Hatta “kendi isteğiyle değil, Kutsal Ruh’un isteğiyle” bu kadınlarla cinsellik yaşadığını söylemiştir.
Bu açıdan Hlısti tarikatı, Tanrı’ya ulaşmanın ve ona ibadet etmenin yolunu bir yandan acıya diğer yandan ise zevke bağlamıştır. Yoğun bir çilecilik uygulaması, öte yandan grup seks ayinleri bu durumu açıklar niteliktedir.