Claudel ve Rodin: Bronz Çağından Düşünen Adama Yolculuk - NovaSofya

Claudel ve Rodin: Bronz Çağından Düşünen Adama Yolculuk

François-Auguste Rodin’in başarıya doğru tırmanan ayak sesleri ilk kez 1877 senesinde Paris‘teki Salon Sergisi’nde gerçek boyutlu bir insan bedeni çalışması olan ‘Bronz Çağı’ adlı eserini sergilemesiyle duyulmaya başladı. Figürün gerçekçiliği büyük bir tepkiye yol açmıştı. İdealiz edilme biçimi, bilinen eserlerden çok daha farklı olması herkese canlı bir modelden kalıp alınarak yapıldığını düşündürecek kadar inanılmazdı. Eserin bu kadar çok tartışılması Rodin’in ünlenmesine katkı sağladı. 1876’da İtalya’ya gitmesinin ardından yaptığı araştırmalar sonucu, 1882’de “Adem, Havva ve Düşünen Adam” heykellerini üretti ve geçen zamanda önce öğrencisi sonra da sevgilisi olacak Camille Claudel ile tanıştı.

Claudel, yetenekli bir heykeltraş olmasının yanı sıra Rodin için büyük ilham kaynağı olmuş öyle ki pek çok sanat eleştirmeni Rodin in çalışmalarını Camille öncesi ve sonrası olarak ayırmaya başlamıştı. Birlikte oldukları süre zarfında çok sayıda işee beraber el atmışlardı. Rodin’in evli olması ve aralarındaki yaş farkı nedeniyle toplum tarafından onaylanmayan Claudel ve Rodin aşkı, Rodin e ilham ve başarı getirirken Claudel’in 30 yıl akıl hastanesinde yatmasına ve toplum tarafından dışlanmasına neden oldu. Ayrıca Claudel’in ikinci kadın olarak anılması, hayatı ve sanatı görmezden gelinerek büyük bir yıkıma uğramasına yol açtı.

1880 yılında Fransız devletinin yeni açılacak olan Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi için kapı çalışmasını Rodin’e teklif etmeleri sonucu seçmiş olduğu cehennem kapıları çalışmasında Claudel’ in etkisinin oldukça yoğun olduğu söylenir. Dante’nin İlahi Komedyasından esinlenerek yapmaya başladığı Cehennem Kapısının üzerinde bulunan 200 figürü tek tek, birbirinden bağımsız ele alan Rodin, eserinde Adem ve Havva‘yı kapının iki yanına yerleştirirken kapının en üstüne Dante’nin kendisini yani Düşünen adamı yerleştirdi.  Düşünen adam kısmının heykelin kendisinden daha çok tanınması ve günümüze kadar simgeselliğini korumasıyla Rodin’in ismi ölümsüzleştirildi.

Heykelin orijinaline Paris’te bulunan Rodin Müzesi ev sahipliği yapıyor. Claudel’in sinir krizi geçirmesi sonucu parçaladığı heykellerinden sağlam kalanlar da ‘Rodin’in sevgilisi’ sıfatıyla müzenin bodrum katında sergileniyor. Kimi kaynaklarda Rodin’in , Camille’in emeğini, fikirlerini ve sanatını çalarak zengin bir hayat yaşadığı söylenir. Bu hadiselerin ardından Camille Claudel ise bir akıl hastanesinde yalnızlığıyla baş başa kaldı. Hastane duvarını bir metalle kazıyarak sevdiği adama şu cümleyi yazdı:

“Bu kadar yalnız kalmak için ben ne yaptım? Rodin’e sevgilerle…”

Claudel’in ölümünden sonra da yeteneği ve sanatı Rodin’in gölgesinde kalmaya devam etti.

Zamanla dünyanın birçok ülkesinde kopyası dikilen düşünen adam heykeli Türkiye’de 1945-1960 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde Başhekimlik görevini yürütmekte olan Dr. Fahri Celal Göktulga‘nın isteğiyle hastane bahçesine dikilir. Heykelin yapımı tamamlandıktan sonra anlamını soran gazetecilere şöyle cevap verir Göktulga:

“Hastane dışındakilerin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.”

Bir cevap yazın