Latin Edebiyatının Büyük Şairi: Ovidius Kimdir?
Ovidius, Latin edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir. Aşk, mitoloji ve dönüşüm temalarını işlediği eserleriyle hem çağdaşlarına hem de sonraki kuşaklara ilham vermiştir. Ovidius’un hayatı, eserleri ve sürgünü hakkında merak edilenleri bu yazıda bulabilirsiniz.
Ovidius, MÖ 43 yılında Roma Cumhuriyeti’nin Sulmo (bugünkü Sulmona) şehrinde doğdu. Zengin ve soylu bir ailenin çocuğu olan Ovidius, Roma’da retorik eğitimi aldı. Babası onun devlet memuru olmasını istese de, Ovidius şiire ilgi duydu ve Atina’ya giderek Yunan kültürüyle tanıştı. Daha sonra Roma’ya dönen Ovidius, ünlü şairler Horatius ve Propertius ile arkadaşlık etti.
Ovidius’un ilk eserleri Amores (Aşklar) ve Heroides (Kahraman Kadınlar) adlı şiir kitaplarıdır. Bu eserlerde Corinna adlı hayali bir sevgiliye ve mitolojik kahramanların aşıklarına yazdığı mektuplara yer verir. Ovidius, aşkın çeşitli yönlerini ironik, nükteli ve zarif bir dille anlatır. Ayrıca Ars Amatoria (Aşk Sanatı) adlı eserinde de gençlere aşkta başarılı olmanın yollarını öğütler.
Ovidius’un en ünlü eseri ise Metamorfozlar (Dönüşümler) adlı destansı şiiridir. Bu eserde Ovidius, dünyanın yaratılışından Augustus’un dönemine kadar uzanan bir süreçte yaşanan 250’den fazla mitolojik dönüşüm öyküsünü anlatır. Ovidius, insanların ve tanrıların aşk, kıskançlık, öfke, merhamet gibi duygularla nasıl başka varlıklara dönüştüklerini etkileyici bir hayal gücüyle betimler.
Ovidius’un hayatı MS 8 yılında büyük bir değişikliğe uğradı. İmparator Augustus, Ovidius’u ahlaksızlık suçlamasıyla Karadeniz kıyısındaki Tomi (bugünkü Köstence) şehrine sürgüne gönderdi. Ovidius’un neden sürgün edildiği tam olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklar Ars Amatoria’nın Augustus’un ahlak reformlarına aykırı olduğunu, bazıları ise Ovidius’un sarayda yaşanan bir skandala karıştığını ileri sürer.
Sürgünde geçirdiği son 10 yıl boyunca Ovidius, Tristia (Hüzünler) ve Epistulae ex Ponto (Pontus’tan Mektuplar) adlı şiir kitaplarını yazdı. Bu eserlerde Ovidius, Roma’ya ve sevdiklerine duyduğu özlemi, sürgün hayatının zorluklarını ve affedilme umudunu dile getirir. Ovidius, MS 17 yılında Tomi’de öldü.
AŞK DÖNEMİ
Ovidius’un eserleri üç döneme ayrılır: İlk dönemde Amores, Heroides ve Ars Amatoria gibi aşk şiirleri yazmıştır. Bu eserlerde Corinna adlı sevgilisine duyduğu tutkuyu, mitolojik kahramanların mektuplarını ve aşk sanatının kurallarını anlatmıştır. Ars Amatoria’da şöyle der:
“Aşkta başarı istiyorsan, önce sevdiğin kadını tanımalısın.” (Ars Amatoria, I, 59)
EPİK DÖNEM
İkinci dönemde Metamorphoses ve Fasti gibi epik şiirler kaleme almıştır. Bu eserlerde dünyanın yaratılışından başlayarak mitolojik öykülerden oluşan bir dizi değişimi ve Roma takviminin aylarını ve bayramlarını anlatmıştır. Metamorphoses’te şöyle der:
“Her şey değişir, hiçbir şey yok olmaz.” (Metamorphoses, XV, 165)
SÜRGÜN DÖNEMİ
Üçüncü dönemde ise Tristia ve Epistulae ex Ponto gibi sürgün şiirleri yazmıştır. Bu eserlerde İmparator Augustus tarafından Karadeniz kıyısındaki Tomi’ye sürülmesinin nedenini, acılarını ve Roma’ya dönme umudunu dile getirmiştir. Tristia’da şöyle der:
“Benim suçum şiir yazmaktı, ama bu suç değildi.” (Tristia, II, 207)
Ovidius, Latin edebiyatının en önemli temsilcilerinden biridir. Eserleri hem antik hem de modern dönemde pek çok sanatçıyı etkilemiştir.
Ovidius’un eserlerinden bazı alıntılar:
Ars Amatoria (Aşk Sanatı)
“Omnia vincit amor; et nos cedamus amori.”
(Aşk her şeyi yener; biz de aşka boyun eğelim.)
“Quod licet ingratum est, quod non licet acrius urit.”
(Mümkün olan hoş değildir, mümkün olmayan daha çok yakar.)
“Donec eris felix, multos numerabis amicos; tempora si fuerint nubila, solus eris.”
(Mutlu olduğun sürece çok dostun olur; zamanlar bulutlu olursa yalnız kalırsın.)
Metamorphoses (Değişimler)
“In nova fert animus mutatas dicere formas corpora.”
(Yeni bir ruh bana değişmiş bedenlere dönüşmüş biçimleri anlatmayı getiriyor.)
“Fas est et ab hoste doceri.”
(Düşmandan öğrenmek de doğrudur.)
“Video meliora proboque, deteriora sequor.”
(Daha iyisini görüp onaylıyorum, daha kötüsünü izliyorum.)
Tristia (Hüzün)
“Perdiderim cum me si te quoque perdidissem.”
(Seni de kaybetseydim beni kaybetmiş olurdum.)
“Parva sub ingenti matris se prole ferebat.”
(Küçük yavru büyük annesinin altında saklanıyordu.)
“Sic ego desertis possim bene vivere silvis, quodque mihi deerit, carmine compensabo.”
(Böylece ben ıssız ormanlarda iyi yaşayabilirim, bana eksik olan ne varsa şiirle telafi ederim.)
Ve tabiki sloganımız olan:
Ignoti Nulla Cupido!
(Bilmediğimizi arzulamalıyız!)